“Yedi
senedir!”
Müslüm abi, otogar yoluna girdi!
Cumali, yan koltuğa geçmiş, bavulunu kucağına almıştı. Ökkeş ayakta, Mazlum ise araya oturmuş, ücretleri topluyordu. Ökkeş:
Cumali, yan koltuğa geçmiş, bavulunu kucağına almıştı. Ökkeş ayakta, Mazlum ise araya oturmuş, ücretleri topluyordu. Ökkeş:
"Üzülme
be Cumali! Her şeyin sonu değil ya!"
Yolcu:
"Şuradan bir sivil alır mısın?" Mazlum para üstünü uzattı.
Yolcu:
"Şuradan bir sivil alır mısın?" Mazlum para üstünü uzattı.
Cumali:
"Yedi
senemi verdim oraya! İki rektör eskittim, Müslüm abi! Beni nasıl atarlar ya!
Beni! Beni, beni... Cumali' ni!" Müslüm abi:
"Arkadan
binen bayan! Ücretinizi verdiniz mi? Bak duymuyor!"
Mazlum:
"Hangisi abi?"
"Akşamki dizide; adamın metresinin giydiği bluzun, grisinin yarım kollusunu giyen!"
"Verdi abi!" Müslüm, rızkını korumanın rahatlığıyla Cumali' ye döndü:
"Kafanı dinlersin fena mı? Annen ile hasret giderirsin."
Yolcu 2:
"Hangisi abi?"
"Akşamki dizide; adamın metresinin giydiği bluzun, grisinin yarım kollusunu giyen!"
"Verdi abi!" Müslüm, rızkını korumanın rahatlığıyla Cumali' ye döndü:
"Kafanı dinlersin fena mı? Annen ile hasret giderirsin."
Yolcu 2:
"İki
öğrenci alır mısın birader!"
Cumali:
"Ben vermedim, benimkini de şuradan al!" Mazlum, Cumali' nin uzattığı paraya yeltenirken, Müslüm araya girdi:
"Benden olsun. Bu senin jübilen sayılır!"
Cumali:
Cumali:
"Ben vermedim, benimkini de şuradan al!" Mazlum, Cumali' nin uzattığı paraya yeltenirken, Müslüm araya girdi:
"Benden olsun. Bu senin jübilen sayılır!"
Cumali:
"Eyvallah
abi!"
Otobüs
yolculuğu!
Araçlar
da kendini yenilemişti!
İki artı bir koltuklar, muavinin hareket etmesini sağlayan koridor, uyduya bağlı ekranlar, yeni filmler, albümler...
Öte yandan yolculuğun demirbaşları!
Kakaolu kek, yarısı dolu çay, bükülen pet şişe, rahminden çıkar çıkmaz nenesine götürülen bebe, köpek donduran dinlenme tesisi... Haa! Bir de kusma torbası!
İki artı bir koltuklar, muavinin hareket etmesini sağlayan koridor, uyduya bağlı ekranlar, yeni filmler, albümler...
Öte yandan yolculuğun demirbaşları!
Kakaolu kek, yarısı dolu çay, bükülen pet şişe, rahminden çıkar çıkmaz nenesine götürülen bebe, köpek donduran dinlenme tesisi... Haa! Bir de kusma torbası!
Aydın!
Otobüs,
Didim nüfus tabelasından yokuş aşağı indi.
"Pazar yerinde durabilir miyiz?" Otobüs sağ yanaştı.
"Pazar yerinde durabilir miyiz?" Otobüs sağ yanaştı.
Şoför:
"Karşılamaya gelmemişler?"
Cumali:
"Söylemedim. Sürpriz olsun. Hâyırlı yolculuklar abi!"
"Sağlıcakla kardeşim!"
Otobüsten indi. Muavin, bagajdan bavulunu çıkardı.
"Buyur!"
"Eyvallah, kolay gelsin!"
"Allah' a emanet abi!" Bavulu sırtına atıp yolu hatırladığı kadarıyla yürüdü.
"Karşılamaya gelmemişler?"
Cumali:
"Söylemedim. Sürpriz olsun. Hâyırlı yolculuklar abi!"
"Sağlıcakla kardeşim!"
Otobüsten indi. Muavin, bagajdan bavulunu çıkardı.
"Buyur!"
"Eyvallah, kolay gelsin!"
"Allah' a emanet abi!" Bavulu sırtına atıp yolu hatırladığı kadarıyla yürüdü.
Mahalle
de kendini yenilemişti!
Geniş
sokaklar, geniş kaldırımlar, modern binalar, çocuk parkı, gâvurca tabelalar...
Varyemez
İbrahim emmi bile, tuğlaları görünen duvarlarına sıva vurup badana yapmıştı. Bavulunu
bırakıp çevresine göz gezdirdi.
"Mahallem! Hey gidi günler hey! Ölen kalan
var mı acaba?"
Yolun hatırladığı kadarını yürüdü!
Köşedeki
altı katlı apartmanın önünde bir kız ve bir erkek konuşuyordu. Cumali oğlanı
tanıdı. Yalçın, kardeşi! Okumak için ayrıldığında, o ilkokula gidiyordu. Çocuğa
yaklaştı:
"Yalçın!"
"Evet! Sen kimsin birader?"
"Abinim ulan tanımadın mı?"
"Abim mi? Abim yıllar önce çekip gitti! Hem, nereden bileyim doğru söylediğini?"
Cumali, bavulunun küçük gözünden eski aile fotoğrafını çıkardı.
"Evet! Sen kimsin birader?"
"Abinim ulan tanımadın mı?"
"Abim mi? Abim yıllar önce çekip gitti! Hem, nereden bileyim doğru söylediğini?"
Cumali, bavulunun küçük gözünden eski aile fotoğrafını çıkardı.
"Bak, bu annem.
Ayağında salladığı sen; kanepede yatan da benim! Üzerindekiler de benim
cicilerim!"
Büyüklerin
eskilerini giymek kültürdür!
Anne,
küçüğe giydirdiği kıyafetlere bakınca, ilk göz ağrısının çocukluğuna gider.
İkincisi
ise, o kıyafetlerin moda olduğu zamanı, ekonomiyi, kültürü, siyaseti ve
savunulan görüşleri hatırlar!
Yalçın
fotoğrafa baktı:
"Bu
fotoğraf bende de var! Abi... abiciğim!" Sıkıca sarıldılar.
Cumali:
"Hadi evimize gidelim. Anam burnumda tütüyor. Kızlara da bu kadar yüz verme!"
"Çok güzeller ya! Özellikle de bu mevsimde!"
"Onlar güzel değil, hücreleri iyi düzenlenmiş o kadar!"
"Hadi evimize gidelim. Anam burnumda tütüyor. Kızlara da bu kadar yüz verme!"
"Çok güzeller ya! Özellikle de bu mevsimde!"
"Onlar güzel değil, hücreleri iyi düzenlenmiş o kadar!"
Cumali
ve Yalçın, esnafın önünden geçiyordu.
Kuruyemişçi Nedim:
"Hâyırdır Yalçın, misafiriniz mi var?"
"Abim geldi!"
"Abin mi? Cumali sen misin? Nerelerdeydin yeğenim?"
Cumali:
"Üniversite okuyordum abi!"
Kasap Hüseyin:
"Yedi senedir! Biz de Avrupa' ya işçi olarak gittin sandık!"
Fırıncı Naci:
"Hoş geldin güzel vatanımıza!"
"Yurt dışında değildim diyorum!" Cumali, laf anlatamayacağını anladı. Komşu teyzeler de etrafını sarınca bahaneleri arka arkaya sıraladı.
"Okulda tadilât vardı da, uzun bir süre izinliyiz... Bizim rektörün kaynanası ölmüş, dükkânı kapatıp köye gitti... Okulda aşı olduk, eve gönderdiler... Bizim rektör karısından boşanacakmış, yenge de tazminat olarak okulun yarısını istiyormuş..."
İki kardeş, evlerinin yolunu tuttu!
Cumali, evin önünde durdu.
Pencereye, balkona, sokağına baktı. Hatıralarından süzdü.
Kuruyemişçi Nedim:
"Hâyırdır Yalçın, misafiriniz mi var?"
"Abim geldi!"
"Abin mi? Cumali sen misin? Nerelerdeydin yeğenim?"
Cumali:
"Üniversite okuyordum abi!"
Kasap Hüseyin:
"Yedi senedir! Biz de Avrupa' ya işçi olarak gittin sandık!"
Fırıncı Naci:
"Hoş geldin güzel vatanımıza!"
"Yurt dışında değildim diyorum!" Cumali, laf anlatamayacağını anladı. Komşu teyzeler de etrafını sarınca bahaneleri arka arkaya sıraladı.
"Okulda tadilât vardı da, uzun bir süre izinliyiz... Bizim rektörün kaynanası ölmüş, dükkânı kapatıp köye gitti... Okulda aşı olduk, eve gönderdiler... Bizim rektör karısından boşanacakmış, yenge de tazminat olarak okulun yarısını istiyormuş..."
İki kardeş, evlerinin yolunu tuttu!
“Okuduğunu
anlamıyormuş!”
Cumali, evin önünde durdu.
Pencereye, balkona, sokağına baktı. Hatıralarından süzdü.
Yalçın:
"Annem seni gördüğüne çok sevinecek!" Kapıya yönelmişlerdi ki, komşu Hacer teyze önlerine çıktı:
"Annem seni gördüğüne çok sevinecek!" Kapıya yönelmişlerdi ki, komşu Hacer teyze önlerine çıktı:
"Cumali
sen misin? Ay inanmıyorum! Belginn, kız Belginn! Gözün aydın, oğlun askerden
gelmişş!"
"Ne
askerliği teyze, okuyordum ya okuyordum!"
"Yedi
senedir!"
"Evet!"
"Amma okudun üfledin ha, eşşoğleşşek! Âlim oldun başımıza!" Belgin kapıya çıktı.
"Cumali, oğlum! Yavrum, anası kurban!" Oğluna koşarken komşusuna takıldı: "Nerelerdeydin kız, kör olmayasıca? Yüzünü gören cennetlik!"
"Oğlanın yanına gittim. Torunumla hasret giderdim. Her yerini öptüm, kokladım! Kız bir görsen; bir kanlı, bir canlı, bir toparlak... Her yerini ısırasın geliyor!"
"Ay yerim onu! Bak, bu hafta bendesiniz. Mutlaka gel, neler var neler!"
"Kaçırır mıyım kız! Neyse, sen oğluşunla hasret gider."
"Güle güle komşum!" Komşusunu uğurladıktan sonra oğluna döndü:
"Evet!"
"Amma okudun üfledin ha, eşşoğleşşek! Âlim oldun başımıza!" Belgin kapıya çıktı.
"Cumali, oğlum! Yavrum, anası kurban!" Oğluna koşarken komşusuna takıldı: "Nerelerdeydin kız, kör olmayasıca? Yüzünü gören cennetlik!"
"Oğlanın yanına gittim. Torunumla hasret giderdim. Her yerini öptüm, kokladım! Kız bir görsen; bir kanlı, bir canlı, bir toparlak... Her yerini ısırasın geliyor!"
"Ay yerim onu! Bak, bu hafta bendesiniz. Mutlaka gel, neler var neler!"
"Kaçırır mıyım kız! Neyse, sen oğluşunla hasret gider."
"Güle güle komşum!" Komşusunu uğurladıktan sonra oğluna döndü:
"Oğlumm!"
"Annemm!"
Yılların hasreti var tabi!
Hâyırsız, fırsatını bulup gelmemiş ki!
Belgin:
"Sen nerelerdesin yavrum? 'Ekmek almaya gidiyorum' deyip çıktın! Yıllarca yolunu gözledim. Ee, ekmek de almamışsın!"
"Ne ekmeği kadın, okuyordum ben!"
"Yedi senedir! Neyi anlatıyorlardı da bitiremediler oğlum! Hayır, yedi senedir neyi anlamadın, yavrum?"
"Okuduğumu anlamıyorum belki, niye üstüme geliyorsun?"
"Tamam, tamam! İçeri geçelim konuşuruz."
Yılların hasreti var tabi!
Hâyırsız, fırsatını bulup gelmemiş ki!
Belgin:
"Sen nerelerdesin yavrum? 'Ekmek almaya gidiyorum' deyip çıktın! Yıllarca yolunu gözledim. Ee, ekmek de almamışsın!"
"Ne ekmeği kadın, okuyordum ben!"
"Yedi senedir! Neyi anlatıyorlardı da bitiremediler oğlum! Hayır, yedi senedir neyi anlamadın, yavrum?"
"Okuduğumu anlamıyorum belki, niye üstüme geliyorsun?"
"Tamam, tamam! İçeri geçelim konuşuruz."
Ev!
Salondaki
masaya güzel bir sofra hazırlandı. Belgin, sürâhi ve ekmeği masaya koydu.
"Ah
oğlum, seni yıllarca aradım. Çalmadığım kapı, çıkmadığım program kalmadı!"
Cumali:
"Program?"
"Program?"
"Aa,
iyi hatırlattın!" Masadan kalkıp ev telefonuna gitti. Ahizeyi kaldırıp
numarayı çevirdi.
"Alo Mügeciğim! Benim canım Belgin... İyiyim tatlım, sağ ol... Müjdemi isterim! Benim oğlan geldi... Ya öyle... Cümlemizin... Söylediğine göre üniversite okuyormuş... Evet yedi sene... Okuduğunu anlamıyormuş... Sağ ol, sağ ol! Ne diyeceğim sana, dün programa çıkan Musa Bey var ya... Bence katil o! Hemen arayın polisi, hemen. Girsin içeri aklı başına gelsin... Tamam canım, konuşuruz. Kolay gelsin!”
"Alo Mügeciğim! Benim canım Belgin... İyiyim tatlım, sağ ol... Müjdemi isterim! Benim oğlan geldi... Ya öyle... Cümlemizin... Söylediğine göre üniversite okuyormuş... Evet yedi sene... Okuduğunu anlamıyormuş... Sağ ol, sağ ol! Ne diyeceğim sana, dün programa çıkan Musa Bey var ya... Bence katil o! Hemen arayın polisi, hemen. Girsin içeri aklı başına gelsin... Tamam canım, konuşuruz. Kolay gelsin!”
"Ya,
sen programa mı çıktın?"
"Ana
yüreği işte, ne yaparsın! Birini daha aramam lâzım." Dolabı açıp kırmızı telefonu çıkardı.
Numarayı çevirdi.
"...Alo,
CIA mi? Lucy' i bağlar mısın kızım... Ben Belgin! Alo Lucy! What's up kız? Aynı
ne olsun. Müjdemi isterim. Benim 'son' bulundu... Yeah... 'University'
okuyormuş sıpa... Evet canım 'seven years!'... Okuduğunu anlamıyormuş... Kocan
dolmayı beğendi mi kız… Yalan! Yarasın Jackson enişteme... Doğrusu da bu zaten.
Hep yumurta, sosis, patates olmaz! Sen yedireceksin ki o da sana... Tutmayayım
seni. Başkana selam, 'My God' a emanet...” Telefonu dolaba koyup kapağı
kapattı. Masaya döndü. Cumali’ ye sarıldı.
"Ayy! İyi ki doğurmuşum!"
--------------------------------------
Sonraki Bölüm!3.'Teyzeler!'Yasin Numan Yılmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder